BİR CANLI HALK EEBİYATI KAYNAĞI: BAYBURTLU CELÂL KIRDAN
Şiirlerle Yaşamak; Yarenlik (Ahmet ÖZDEMİR)
Türk Edebiyatının değerli kalem ve söz ustası Ahmet Özdemir’in özellikle Bayburt hakkında yer alan makalelerinin yer aldığı “Şiirlerle Yaşamak” eserlerinde bir makalede “Bir Canlı Halk Edebiyatı Kaynağı: Bayburtlu Celal Kırdan” dan bahsediyor. Öyle ki Bayburt’ta hala çoğumuzun tanımadığı bu Şairimizi tanıma fırsatı bulduk. Eserin makalesinden yararlanarak değerli hemşerimizi o güzel kaleminde tanımaya çalışalım;
….“Bayburt’ta 1937 yılında Uğrak köyünde doğmuş. Aşık Celâl kırdan. Nam-ı diğer Uğrak Köyünden Osmanoğlu Celâl…
Celâl Kırda’ın babası Osman da bir halk ozanı. Asılları Erzurum’un Narman Kazasında. Yolları Bayburt’un Uğrak köyüne uğramış. Burada eğleşip kök salmışlar. Aşık Osman akrabası olduğu 19 uncu yüzyılın ikinci yarısıyla 20 inci yüzyılın ilk onbeş yılı arasında yaşamış iki büyük halk ozanını tanımış. Sümmani’yi de Bayburtlu Celâli’yi de görmüş, onlardan feyz almış. Çevrede bulunan gelmiş geçmiş bütün halk ozanlarının efsaneleşmiş hikayeleri ile birlikte özellikle bu iki ozanın hayatının bütün ayrıntılarını ve şiirlerinin tümünü biliyor türkülerini çalıp çığırıyormuş. Bu özelliği oğlu Aşık Celâl Kırdan’a geçmiş. O da Elini oğlu İlbeyi Kırdan ve Sümmani Kırdan’a vermiş. İlbeyi Kırdan Kırdan da usta mallarını söylediği gibi kendine özgün şiirler yazmakta, türküler yakmakta. Besteleri kasetlere dolmakta. İlbeyi Kırdan’ın oğulları da
Dedelerinin izini sürdürüyor.
Amacım onun şiirlerinden örnek vermek değil. Bayburtlu Celâl Kırdan’ın bir özelliğinden söz etmek istiyorum. Ülkemizde bu özelliğe sahip kişilerin sayısı bir elin beş parmağını geçmiyor. Bayburtlu Celâl’i ve Sümmani’nin bütün şiirlerini, türkülerini öyküleri ile birlikte biliyor. Söylüyor. Babası’ndan dinledikleri öğrendikleri belleğinde yaşıyor. Bu iki ozanımızın dışında da bir çok ozanın öykülerini biliyor Celâl Kırdan. Doğu Anadolu’da yaşamış birçok halk ozanının destanlarını ezgileriyle birlikte aktarabiliyor. Bilinmedik Köroğlu’nun koçaklamalarını öyküleri ile birlikte anlatıyor. Halk edebiyatı üzerine araştırma yapacak olan bilim adamları ve derlemeciler için önemli bir canlı kaynak.” diyor.
Bu makale içinde Erzurum, Bayburt çevrelerinde söylenen bir “Güllüzar” türküsü ve onun öyküsünü anlatıyor, 2003 yılında ki Bayburt Dede Korkut Şenliklerinden dönüşünde o yıllar Sapanca da yaşayan Bayburtlu Celal Kırdan’a Bayburt’un halini anlatırken iki tane şiir söylüyor. Ozanımız hala yaşıyor mu bilmiyoruz ama inşallah araştıracağız Ahmet ÖZDEMİR üstadın sayesinde, şiir geçmeden önce yine yazımızı
bir hatırlatmasını da yapalım.
….. Şimdi hemen hemen her ilimizde bulunan Üniversitelerin, Türk Dili ve Edebiyat bölümlerinin tümünde halk edebiyatı okutuluyor. Her yıl lisans düzeyinde ve daha yüksek kariyer tezleri hazırlanıyor. Ne yazık ki bu tezlerin çoğu formaliteyi yerine getirmek için yazılıyor. Oysa, çevre derlemeleri, derlenen malzemelerin incelenip değerlendirilmesi tez konusu olsa gerekir. Belli ki bu fakültelere büyük görev düşüyor.
Bayburtlu Celal Kırdan ve onun durumunda olanlardan yararlansınlar. Unutulmamalı ki bir başka Celal Kırdan gelmeyecek.
Bu önerim, Bayburt Valiliği, Belediye Başkanlığı, bütün Bayburtlularla birlikte, Bayburt kültürü ve ozanları üzerine derlemeler yapacaklar için de geçerli.
Ahmet ÖZDEMİR bey der ki; Bir Bayburt Dede Korkut Şöleni dönüşünde onunla söyleştim. Memleketinden haber verdim. Anıları canlandı. İrticalen olarak söylemeye başladı.
“İlkbahar erişmiş kokuyor yazı,
Soramadım hasbi hali Bayburt’un.
Yüz seksen pareden gelir avazı,
Öter durur şen bülbülü Bayburt’un.
Mevla eriştirsin hoş günlerine ,
Gençler önün açar alemlerine,
Sazına, sözüne, erdemlerine
Vardı doyulmaz bir tadıBayburt’un.
Yazık oldu bu Celâl’ın adına
Doyulur mu hiç Bayburt’un tadına
Her geldikçe yarenlerin yanına;
Sorar ahvalini Şanlı Bayburt’un.
Leyla kırdan 4 Yıl Önce
Evet ben celal kirdanin en kucuk kiziyim ahh babam ahh..
Nuriye Bezgin 4 Yıl Önce
Öncelikle kaleminize yüreğinize sağlık. Babamın bu sanatsal yönü gen olarak bizlerede bıraktığı en güzel mirastır. Şiirsel yönü olan kişiler duygusaldır. Böyle duygu yüklü insanlar hayatı kalemin ucuna bağlayarak bir çoğunun kifayetsit kaldığı yerde kelimeleri ahenkle işleyerek sözcükleri dizelerler. Ve o sözcükleri okuyan bir çok kişi kendinden bi guble muhakkak bulurlar. Böyele bir meziyet sanattır ve herkesin kendinden birşeyler bulduğu bu dizeleri işleyen kişi halkın sözcüsü gibidirler. Dilsiz duygulara dil olurlar. Her nekadar fark edilmeselerde kıymetlidirler sevgi hasret hüzün gibi duygu değerlerine dokunuşlarla değer katan değerli kişilerdir. İŞTE BÖYLE DEĞERLİ KIYMETLİ BİR ADAMDI BENİM BABAM...