Tüketiciler ve gıda işletmecilerinin hatalı alışkanlıkları sonucunda tüketime elverişli gıdalarımızın kaybedilmesi veya israf edilmesi “gıda israfı” olarak tanımlanmaktadır. Gıda israfı rastlantısal, bilinçsiz veya bilinçli olabilir.
Gıda israfından farklı olarak gıda kaybı, tüketicinin eline geçmeden önceki süreçte, gıdanın üretimden arza kadar olan süreç boyunca kat ettiği yolda üretici ve tedarikçilerin hatalı alışkanlıkları ve seçimleri sonucunda tüketilebilir gıdalarımızın kaybedilmesi ve israf edilmesine verilen addır. Kısaca hasattan/kesimden/avlanmadan sonra gıda arz zincirine giren ancak bir şekilde ziyan edilen gıdalar, gıda kaybını tanımlar. Bunun yanında; lokantada yemek yedikten sonra tabaklarda bırakılan yemek artıkları, ihtiyaç listesi hazırlanmadan yapılan ve çürüyerek çöpe gitmesi kaçınılmaz olan, market ve pazar alışverişlerinden alınan ihtiyaç fazlası ürünlerin çöpe atılmaları da gıda israfı sonucunu doğurmaktadır.
Dünya genelinde 821 milyon insan açlıkla mücadele etmektedir. Günümüzde herkese yetecek kadar yiyecek üretilmesine rağmen, her gün açlık ve bağlantılı sebeplerle yaklaşık 25 bin kişi hayatını kaybetmektedir. Her yıl küresel olarak üretilen gıdanın yaklaşık % 30’u israf edilmektedir. Ülkemizde her yıl 18,8 milyon ton hacminde gıda kaybı ve israfı gerçekleştiği tahmin ediliyor. Türkiye’de bir yıl içinde 700 milyon ekmek çöpe atılmaktadır.
Peki gıda israfını önlemek için ne yapmalıyız? Kuşkusuz en önemli görevlerden biri, bize yani tüketim alışkanlıklarımıza dayanıyor. En hızlı ve etkin çözümü kendi tabağımızda, mutfağımızda, dolabımızda ve market sepetimizde yapabiliriz. Bilinçli tüketici kültürünün bireyselden başlayarak toplum geneline yayılmasını sağlayabiliriz. Maalesef, bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek, hepimiz gıda israfı yapıyoruz. Önemli olan bunu elimizden geldiğince en aza indirebilmemiz. Farkında olmadan kaybettiğimiz ve israf ettiğimiz gıdalarımızı korumak için öncelikle şunların şart olduğunu unutmayalım:
- Planlı, listeli alışveriş yapmamız
- İhtiyacımız kadar satın almamız
- Tüketeceğimiz kadar hazırlamamız
- Doğru koşullarda saklamamız
Satın aldığımız gıdaların etiketlerini dikkatlice okuyalım ve ürünlerimizi mutlaka etikette belirtilen koşullar altında saklayalım. Mikroorganizmaların çoğalmasını yavaşlatmak ve gıdalarımızı daha uzun süre taze ve güvenilir tutmak için bazı gıdalarımızı buzdolabında saklamamız şart. Bunlar süt, et gibi etiketlerinde "Son Tüketim Tarihi" (STT) olan ve etiketinde buzdolabında muhafaza edilmesi gerektiği belirtilen gıdalardır. Çiğ et, tavuk ve balıkları kısa süre içinde tüketmeyeceksek -18 C’de dondurmalıyız. Yumurtalarımızı yıkayıp yerleştirmek bozulma süresini kısaltmaktadır. Sadece görünür kirleri yumuşak bir bezle temizlemeli, yıkamak istiyorsak, kullanmadan hemen önce yıkamalıyız. Hububatlar, kolay muhafaza edilebilen dayanıklı gıdalardır. Buzdolabımızda yerimiz azsa, örneğin pirinç, un ve bulguru serin, kuru ve karanlık ortamlarda, diğer gıdalara oranla daha uzun süre saklayabiliriz. Patates, sarımsak, kuru soğan, yer elması ve balkabağı gibi kök sebzelerini de buzdolabında saklamamamız gerekiyor aslında. Bu sebze ve meyveleri delikli kaplarda, direk güneş ışığına maruz bırakmadan serin bir ortamda saklayabiliriz.
Elma, kayısı, üzüm, şeftali, nektar, kavun, incir gibi bazı meyveler olgunlaşma hormonu olarak bilinen etilen gazı salgılar. Etilen gazına hassas olan muz, armut, erik, domates, lahana, havuç, salatalık, taze fasulye gibi sebze ve meyveler bu gazdan etkilenerek daha hızlı çürürler. Dolayısıyla bu iki grubun birlikte durmalarına müsaade etmemeliyiz.
Gıda israfını önlemek amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ''Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık'' kampanyası başlatılmıştır. Kampanya ile gıda kayıpları ve israfı konusunda gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde mücadele edilmesi, ilgili tüm tarafları bilinçlendirerek toplumsal farkındalık düzeyinin arttırılması ve bu konuda Türkiye'de gerçekleştirilen iyi uygulama örneklerinin uluslararası arenada rol model haline getirilmesi amaçlanmaktadır. Bakanlık ‘Sofranasahipcik.com’ web sitesi ile özel bir bilgilendirme sayfası oluşturdu. Çevrimiçi olarak imza toplanan Gıdanı Koru Kampanyası kapsamında söz veren vatandaşlar sertifika sahibi olabiliyor. Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık kampanyasına başvuru yapan vatandaşların adına 5 adet fidan diken Tarım ve Orman Bakanlığı, verdiği sertifikayı da paylaşma imkanı tanıyor.
Sen de Söz Ver Rekor Gelsin! sloganı ile nüfusa oranla en çok söz veren iller arasında Bayburt ilimiz 69,89 puanla 2. sırada yer almaktadır. Sözümüzde duralım, gıdamızı koruyup soframıza sahip çıkalım.