Sevginin, paylaşmanın, iyiliğin, yardımlaşmanın ve hayat kurtarmanın dilidir Kızılay. 11 Haziran 1868 tarihinde, “Osmanlı Yaralı ve Hasta Asker Yardım Cemiyeti” adıyla kurulan Kızılay, savaş alanında yaralanan ya da hastalanan askerlere hiçbir ayrım gözetmeksizin yardım etme arzusundan doğmuştur. Kızılay’ın amacı din, dil ve ırk ayrımı yapmadan, ‘önce insan’ prensibi ile hareket ederek insanın acısını önlemeye veya hafifletmeye çabalamak, insanın hayatını ve sağlığını korumak, onun kişiliğine saygı gösterilmesini sağlamak ve insanlar arasındaki karşılıklı anlayışı, dostluğu, saygıyı, işbirliğini ve en önemlisi de iyi insan olabilmeyi öğretmeye çalışmaktır.
Çoğu insan nasıl, nerede, hangi şekilde ve en önemlisi kime yardım edeceğini bilemeyebilir. İşte tam burada Kızılay yardım etmek isteyen insan ile yardıma muhtaç insan arasında beliren bir köprü niteliği taşıyor. Yılın 365 günü, yardım eli bekleyen tüm canlıların tespit çalışmaları için durmaksızın çalışan gönüllü topluluklarına sahip bir kurumdan söz etmekteyiz. ‘İyi insan’ olmak isteyenlerin yol göstericisidir Kızılay. Mensubu olmaktan gurur duyduğum Kızılay ailesi ile birlikte geçirdiğim 14-15 aylık süre zarfında, edindiğim bilgi ve tecrübelerimi siz değerli okurlarla paylaşmak istedim.
Türk Kızılay Bayburt Şubesi gönüllüleri, adeta bir aile gibi omuz omuza verebilmeyi, el ele çalışabilmeyi başarabilmiş ve Kızılay ilkelerini sahada en doğru şekilde yansıtmıştır. Kar kış demeden, mesafe tanımadan nerede yardıma muhtaç bir el olsa koşan ilk kurumdur. Kızılay gönüllüleri ise yardıma muhtaç gözlerin ilk görmek istediği yelekli insanlardır. ‘Kızılay eşittir kan bağışı’ gibi genel bir algıyı Bayburt halkında kırabilen ve bunu uygulamalı olarak gösterebilen şeffaf bir kurumdur.
Nedir bu algıları kıran uygulamalar?
Öncelikle Türk Kızılay Bayburt Şubesi, Genç Kızılay Bayburt ve Genç Kızılay Üniversite olmak üzere iki alt yapılanmaya sahiptir. Gerekli yerlerde en verimli çalışmaları alabilmek ve doğru zamanda doğru yerde olabilmek adına gönüllülerin görev dağılımları, nitelikleri göz önünde bulundurularak yapılmıştır. Bu sayede hem bürokratik ilişkilerin işleyişinde, hem de halkla iletişim kurmada bir pürüz çıkmamıştır. Yıl içerisinde ulusal ve ülke düzeyinde çalıştaylara gönüllü göndermiştir. Gönüllüler bu çalıştaylarda edindikleri bilgi ve tecrübeleri sahaya yansıtırken zorluk çekmemiş ve yeterli başarıyı sağlayabilmiştir. Kızılay gönüllülerinin çeşitli ulusal ve toplumsal günlerin önemini kavrayıp halka anlatabilme becerisinin yüksek olduğu istatiksel verilerle sabittir. 2019 yılı Ramazan ayında ‘Ramazan Davulu’ etkinliği adı altında Bayburt’ta unutulmuş olan eski bir kültürü yeniden canlandırmış, halktan olumlu tepkiler toplamıştır. Özellikle yaşlı insanlarda eskiye olan hasreti bir nebze olsun dindirmiştir. Kadınlar gününde bizzat gönüllülerin yetiştirdiği güller Cumhuriyet Caddesi’nde insanlara satılarak, kadınlarımızın yüzünün gülmesine vesile olmakla kalmamış, aynı zamanda yoksul ailelerimize yardım ulaştırabilmek için gelir kapısı da oluşturulmuştur. Gönüllülerimiz halka hitaben çeşitli tiyatro oyunları, konserler ve yardım geceleri düzenlenerek insanlarla kültürel etkileşim içerisinde olmuştur. Ben kendi adıma Kızılay sayesinde, ‘İyilik nedir?’ ‘İyilik yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?’ ‘İyilik yaparken hangi yollara başvurmalıyız?’ gibi konularda bilgi sahibi oldum. Bunun da benim kişiliğimde artık yadsınamaz bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Hayatım boyunca bu bilinçle yaşamaya ve iyilik için savaşmaya devam edeceğim. İnsanlar iyilik yapmaktan vazgeçmedikçe, merhamet duygusunu yitirmedikçe Kızılay da var olacaktır.
Tüm bu süreçlerde desteğini ve bilge kişiliğini benden-ekibimden eksik etmeyen, köşe yazımı oluştururken bana değerli fikirleriyle eşlik eden, başta Türk Kızılay Bayburt Şube Başkanı Sayın Hümeyra Çelik’e, Genç Kızılay Bayburt Şube Başkanı Sayın Haktan Polat’a, Genç Kızılay Bayburt Üniversitesi Başkanı Sayın Hasan Türkoğlu’na ve Genç Kızılay Bayburt Şube Başkan Yardımcısı Sayın Çiğdem Çelik’e teşekkürü borç bilirim. Sözlerime son verirken;
‘Ne mutlu Kızılay’a bağışta bulunup, çaresizlere yardım elini uzatanlara!’.
Bir sonraki yazımda buluşmak üzere, hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.
Kalemine sağlık kardeşim yine kaleminle iyiliği buluşturmuşsun
öz verili çalışmaların sonucu Kızılay ve Bayburt arasında kurulan köprünün en büyük temel taşı oldun. Senin gibi bir Kızılay aşığı insanla çalışmak benim için her zaman onurdur.