AHMET AKKOYUN VE ESERLERİ
Bayburt’un yetiştirdiği değerli bir şair Ahmet AKKOYUN’dan başlayalım. Gurbet şairi diyebileceğimiz
Şairlerimizden biri çünkü gurbet şairlerinin içi hep memleket hasreti dolu, vatan sevgisi ağır basar, gurbet yolu hep bekler, ülkesi ve ülküsü hele birde sevdası bitmez tükenmez bir duygudur onun şiirlerinde başka anlam verir.
Ahmet AKKOYUN kendine (Makber-i) mahlasıyla şiirler yazmaktadır. Küçük yaşta gurbete giden şairimiz “Rüveyda’ya Mektuplar” şiirleri benim için başka güzellikleri var, “ Mehlikaya" adlı şiirleriyle de başka bir güzellik katıyor; özellikle aşıklar, ozanlar ve şairler arasında atışama konusunda mükemmel bir tarzı var. Şiirlerinde ki temalardan da anlaşıldığı gibi örnek aldığı büyük şairler bulunmaktadır. Çünkü şiirlerin deki motif ve ahenk duygularına gem vurmuş bir halde içini dökmüştür. Şairimiz uzun kıta şiir yazma konusunda bayağı yetenekli öyle ki dur demesen durmayacak diye biliriz, dil kullanımında eski Türkçe ve yeni Türkçeyi bir arada kullanarak zengin bir kelime hazine sahiptir. Şiirlerindeki anlatım akış ve üslubu onun şairlerin geldiği noktayı bunu en çok Fırat KIZILTUĞ’un açıklamaları örnek olarak göstermektedir. Kendisi de zaten bu değerli üstada büyük ilgi duymaktadır hatta onun için “Şehri Sümbül Bayburt” adlı methiye yazmıştır.
Ahmet AKKOYUN şiirlerinde hayatın güzellikleri, sevda olan tutkusu yanında özellikle gurbet şairi olursa memleket hasreti onun içini yakar işte yazdığı memlekete ait şiirleri bir başka duygular yaşatmaktadır.
Ahh be Mehlika adlı kitabım ve son yolcu adlı kitaplarım yayınevlerinde satılıyor Ahh be Mehlikânın mevcudu bitmek üzere yakında ikinci baskısına girecek halihazırda 3 kitabın daha hazırlığı bitmek üzere, Şairin en önemli özellikli yönü de çokgüzel atışma şiirleir yazmaktadır, bunu en çok kader arkadşı dediğimiz arkadaışı kendi gibi çok değerli Dursun BAYRAK “Ağahi” mahlaslı şairle bir aşka güzel olur şiirleri, okumaya doyamıyorum, bir benim için atışma yaparak ziyafet şiiri bana en güzel hediyeleri oldu. Dede Korkut konu seri şekilde yazılmış şiirleri bulunmaktadır.
Aynı zamanda bir gazetede ve sosoyal medya" Makberi ""Makberice” adlı köşesinde yazı ve şiirleri yayınlanıyor.
BAYBURT'A GİDERKEN
Bayburt'a giderken tutuldu dilim
Zigana yolumu böldü bıraktı
Tutuldu ayağım tutuldu elim
Kör felek yüzüme güldü bıraktı
Zigana yolumu böldü bıraktı
Kaç yıldır hasretim görmedim yurdu
Bir ana bir baba bir de yar derdi
Bilmem yaslı mıdır Bayburt'un ardı
Rüzgâr gözlerimi deldi bıraktı
Zigana yolumu böldü bıraktı
Baykuş kanat vurdu dondu nefesim
Dışımdan içime akıyor sesim
Bu kar kış kıyamet bana mı hasım
Yaralar yaramı bildi bıraktı
Zigana yolumu böldü bıraktı
Yol aman vermiyor Bayburt'a doğru
Beni bensiz koydu gurbetin bağrı
Makberî ozanım sinemde ağrı
Vuslat dudağıma geldi bıraktı
Zigana yolumu böldü bıraktı
(makberi)
ŞEHR-İ SÜMBÜL BAYBURT
Nasıl methedeyim hey Bayburt seni
Bir yanın Kızıltuğ diğeri Çoruh
Koynunda beslersin türlü gülşeni
Bir yanın Kızıltuğ diğeri Çoruh
Çobanlar dağında sana yaslanır
Şeyda bülbül gibi cana seslenir
Cennet vatan bile senle süslenir
Bir yanın Kızıltuğ diğeri Çoruh
Zeyli- Hakih- Bildiş, Mandafarın var
Buz gibi gözeler kör paharın var
Şair Zihni gibi ah-u zarın var
Bir yanın Kızıltuğ diğeri Çoruh
Nesilden nesile derim hâlini
Cansızlar canlanır alsa yelini
Mevla’m hos eylesin istikbâlini
Bir yanın Kızıltuğ diğeri Çoruh
Genç Osman dolaşır hâlâ dağında
Dede Korkut söyler meşk otağında
Bilmem güzelliğin hangi çağında
Bir yanın Kızıltuğ diğeri Çoruh
Cümle âşîkları saldın irfâna
Düşür Makberî’yi seyr-ü sefâna
Ne söylense bile az gelir sana
Bir yanın Kızıltuğ diğeri Çoruh
Makberî
TC Fırat Kızıltuğ üstâdıma selamla
Ahmet AKKOYUNLU
Vesselam (Nahit İmaç )
Azizim Agâhî dünkü rüyada
Bayburt dağlarında gezdik vesselam
Etraf yemyeşildi duydun mu gada
Dağların efesi bizdik vesselam
Bir hayli dolaştık bulunca göze
Suyunu içince can geldi göz'e
Dedik yemek vakti inelim düze
Midenin sesinden bezdik vesselam
Vaktiyle daveti etmişti İmaç
Dedik ki gidelim karnımız pek aç
O şimdi hazırlar mangal ve sütlaç
Telefondan mesaj yazdık vesselam
Cevap gelmeyince aradık onu
Dedi hele gelin gün davet günü
Çevirdik Bayburt'un içine yönü
İnceden bir hinlik sezdik vesselam
Yoldayken yeniden aradık heyhat
Sürekli meşgulle vermedi rahat
En son telefonu kapattı o zât
Yalan yok yavaşca kızdık vesselam
Bizim Nahit İmaç da nasıl biri
Bu rüyada bile aleni cimri
Şimdi ne söylesin buna Makberî
Hicivle bir kuyu kazdık vesselam
________________________Makberî
Vesselam (İmaç)
Can dostum Makberî ne güzel düş'tü
Bayburtta bahardık, yaz'dık vesselam.
Hisseye dağ, bayır efe'lik düştü
Türkü dedik Türkü yazdık vesselam.
Öğlenden sonrası ikindi mehli
Yemek yeme vakti geçmişti hayli
Aklımıza geldi mihmanın ehli
'Çat kapı' hesabı bozduk vesselam.
Vakitsiz telefon ettik apansız
Gardaşımız İmaç ses verdi cansız
'Buyurun' dedi ya! ahenksiz, tonsuz
Olduğumuz yere sızdık vesselam
Telekom duvarı geçilmez oldu
Nedense? tel'ide açılmaz oldu
İşin içinde iş seçilmez oldu
Nameyle berceste dizdik vesselam.
Çay dedik yanında pasta mı desek
Ne oldu acaba hasta mı desek
Cebinde akrebe beste mi desek
Besteye terennüm sazdık vesselam.
Kalk gidek Makberî kalk gidek burdan
Agâhîye el tut bildiği bar'dan
Düşümde Bayburt var ağlarım zordan
Gerisine bir kalem, çizdik vesselam
_________________________ Agâh
Şehr-i Bayburt
Varın selâm edin dağ taş ovaya
Bülbüller yurdudur Şehr-i Bayburt'um
Ilgıt ılgıt esen sümbül havaya
Gönüller virdidir Şehr-i Bayburt'um
Cümle âşîkların hoşça kelâmı
Dilinde mühürlü Hakk'ın selâmı
Besmeleyle güne açılır camı
Gurbetin derdidir Şehr-i Bayburt'um
Aslı Oğuz boyu Turan halısı
Dede Korkut'u var Türk'ün velisi
Genç Osman denilen vatan delisi
Cevhere tartıdır Şehr-i Bayburt'um
Şair Zihni gibi iftihârı var
Hicrâni İrşâdi aşkta kârı var
Kızıltuğ- Makberî şiir hârı var
İmanın şartıdır Şehr-i Bayburtum
_________Makberî
Gönül dostlarının gönüllerinden süzülenler
Mustafa Kayalı
Bazen dumanlıdır bazen de sisli
Gövüce güzeldir gelince süslü
Yelpaze misali yanyana yaslı
Dağların ardıdır şehr-i bayburdum
_________________________________________________________________
Dursun Bayrak(Agâh)
Yazbaşı vahdında yeşil beyenen
Bahara dürtüdür Şehr-i Bayburdum.
Zemheri, gucuk'da bayaz geyinen
Torpağa örtüdür Şehr-i Bayburdum.
İgidi igitdür zuluma çatar
Haksıza garşalur mazlumu tutar
'Ya herro, ya merro' der keser atar
Bıçağın sırtıdur Şehr-i Bayburdum.
İrşadiye irşad gapısı veren
Genç Osmana Bağdat tapusu veren
Hicraniye aşık libası veren
Artı'ya artı'dur Şehr-i Bayburdum.
Kamu'nun malını yazanları var
Kayalı'ya agâh izanları var
Kızıltuğ, Makberi ozanları var
Merdinde mert'idür Şehri Bayburdum.
........ Agâh