GERÇEK HİPERAKTİF VE DİKKATİ DAĞINIK ÇOCUKLAR!

Bir önceki yazımızda dikkat eksikliği ve hiperaktivite (DEHB) ile karıştırılan “Karşı Gelme” belirtilerini ele almış ve siz anne babalara önemli gördüğümüz bazı önerilerde bulunmuştuk. O yazı ile başlayan yazı dizisinin asıl amacı DEHB konusunu da aydınlatmak idi. Şikâyetleri ayırmadan, hiperaktivite genellemesinin önüne geçmek bu işimizin ilk adımını oluşturmaktaydı. Şimdi ise ikinci adımda, sizlere gerçek hiperaktiviteyi, kardeşi sayılabilecek dikkat eksikliğini ve biraz da dürtüselliği ele alacağım. Biz bu üç kavram için DEHB ifadesini kullanıyoruz.

NEDEN? Bunun sebebi; çocukların bu belirti ve şikayetler kümesini (sendrom) birlikte yaşamalarıdır. Şikâyetler; dikkat eksikliği ön planda olacak şekilde, hiperaktivite ve dürtüsellik ön planda olacak şekilde gerçekleşmektedir. Araştırmacılar, bu iki tip dışında üçüncü bir ihtimalden de söz ederler. Hem dikkat eksikliğinin hem de hiperaktivite ve dürtüselliğin benzer oranlarda ve birbirinden ayrışmadan yer bulduğu bu üçüncü tablo için “bileşik tip DEHB” tabirini kullanmaktayız.

NEDİR? Çocuk ve ergenlerde en sık görülen (% 5 ila 10 oranında) halen daha artan bir sorundan bahsediyoruz. Peki, bu denli yaygın, çocuklar söz konusu olduğunda herkesin adeta ağzına doladığı DEHB nedir ve çocuğunuzda DEHB olup olmadığından şüphelenmek/şüphelenmemek için nelere dikkat etmelisiniz.

Dikkat eksikliği için çocuğunuzda sık etkinlik değiştirmesine, verilen ödevlerden çabuk sıkılmasına, bir işle meşgulken bir anda bir sineğe – bir böceğe devamlı dikkatinin kaymasına, hayallere dalmasına ve bir görev üzerinde uzun süre çaba gösterememesine bakmanız gerekmektedir.

Hiperaktivite; aşırı hareketliliği, amaçsız ve yapılan işle uygun olmayacak şekilde kıpır kıpırlığı tarif ederken, dürtüsellik ise düşünmeden hareket etmeyi, kuralları umursamamayı ve sırasını bekleyememeyi ifade etmektedir.

SORU: “Hocam, önceki yazınızda karşı gelme için öğrenme kelimesini kullanmıştınız. Çocuğa kuralların ve sorumlulukların verilmemiş/verilememiş olmasını yani aileyi ve çocuğa yakın kişileri hedef göstermiştiniz. DEHB için de durum aynı mı?” Cevabım hayır. DEHB şımartmayla ortaya çıkmaz. Anne baba tutumları ise DEHB ile doğrudan ilişkili değildir. Ancak dolaylı olarak artmasına kolaylaştırıcı bir etkendir diyebilirim. Bu sorun, daha çok beynin nörolojik ve biyolojik süreçleri ile ilişkili bir sorundur. Dolayısıyla tutum değiştirerek, kural koyarak her şeyi çözemeyeceğimiz bir sorundur.

NE YAPMALI

  1. Psikolojik ve Tıbbi Yardım Öncesi (Herkes İçin Önleyici Öneriler):

Önemli bir konuyu hatırlayarak başlayalım. Geride bıraktığımız yıllarda DEHB sorunu bir artış göstermekte midir? Cevabınız evet sanırım. Peki, köy ve kent arasında bir karşılaştırma yaptığımızda şehirli çocuklarda DEHB’e daha fazla rastlanmakta mıdır? Cevap, yine evettir. Geçen yıllar içinde toplumumuzda özellikle kent yaşamında neler değişişti peki? Söyleyeyim. Yeme alışkanlıklarımız değişti. Doğal besinlerin yerine daha fazla katkı maddeli (koruyucu, renklendirici, tatlandırıcı içeren) yiyecekler ve daha fazla hazır yemekler (fast food) yer aldı. Beslenme ve çocuk ruh sağlığı başlıklı bağımsız bir yazıda geniş olarak ele alınabilecek bir konu olmasına rağmen burada sadece DEHB ile beslenme ilişkisine kısaca değinerek geçeğim. Araştırmalar bu hazır yemeklerin ve katkı maddeli yiyeceklerin pek çok çocukluk çağı psikolojik sorununa yol açtığını gösteriyor. Bir örnek: Doktor Bateman’ın yaptığı tıbbi bir araştırmada çocuklara başta 1 hafta renklendirici ve koruyucu maddelerinden arındırılmış gıdalar, sonrasında ise 3 hafta katkı maddeleri içeren gıdalar verilmiştir. Deneyin sonucunda ilk bir haftalık dönemde çocukların hiperaktif davranışlarında azalma görülürken, üç haftalık ikinci dönemde ise artış görülmüştür. Dolayısıyla diyebiliriz ki ne kadar katkı maddeli yiyecek o kadar hiperaktiviteli çocuk. Bütün anne babalara İlk önerim: “Çocuklarınızı doğal beslenmeye teşvik etmeniz ve muhteviyatını bilmediğiniz katkı maddeli bisküviler, dondurmalar, çikolatalardan elinizden geldiğince uzak tutmanız olacak. Bu sayede DEHB’e karşı baştan bir önlem almış olursunuz.

Yaşam tarzımızdaki bir diğer değişim de teknoloji kullanımı konusunda oldu. Radyo dinleyen bir nesilden televizyon izlemeye evrilen alışkanlıklara oradan da günümüz itibarıyla bilgisayarı da geride bırakan tablet ve telefon alışkanlıklarına varmış bulunuyoruz. Okuma alışkanlıklarımızın azaldığı konusunu geçiyor ve diyorum ki saatlerce oynanan oyunlar ve izlenen videolar çocuklarımızı daha fazla hiperaktif yapıyor ve daha fazla dikkat sorunları meydana getiriyor. Çocuklara teknolojik aletlerden sürekli gelen kısa süreli ve renkli uyaranlar çocukların dikkatlerinde bozulmalara yol açmaktadır. Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi olarak Amerika’da Virginia Üniversitesinde yapılan psikolojik bir deneyi örnek gösterebiliriz. Araştırmacılar, hızlı hareket eden çizgi film karakterleri Sünger Bob ve Kare Pantolon gibi çizgi filmlerin çocukları çok heyecanlandırdığını ve dikkatlerini dağıttığını kaydetmişlerdir. 9 dakika boyunca bir grup çocuğa Sünger Bob, ikinci bir gruba da daha yavaş tempolu olan çizgi film izletilmiş ve üçüncü bir gruba ise resim çizdirilmiştir. Çocukların performansları mukayese edildiğinde yavaş seyreden çizgi filmleri izleyen çocuklar ile resim yapan çocukların daha çabuk yoğunlaştıkları görülmüştür. Sünger Bob izleyenlerin ise konsantrasyon sağlamakta zorlandığı ifade edilmiştir. Dolayısıyla ikinci önemli önerim çocuklarınızı ekrandan ne kadar uzak tutarsanız DEHB konusunda o kadar tedbir almış olursunuz. Benden söylemesi.

  1. Teşhis – Tanılama Sürecinde Yapılanlar

DEHB için saydığımız belirtilerin gözlemlenmesi durumunda siz veya çocuğunuzun öğretmeni şüphelenerek okul psikolojik danışmanına (rehber öğretmen) veya ilinizde bulunan Rehberlik ve Araştırma Merkezine müracaat etmeniz yerinde olacaktır. Bu durumda çocuğunuza bazı test ve takip formları uygulanır. Örneğin yaşına göre bir dikkat testi yapılır. Bize gelen çocukların test puanlarının %50-60’dan daha aşağıda bir dikkat performansı göstermesi durumunda DEHB’den şüpheleniriz. Ayrıca size (aileye) çocuğu ev ortamında gözlemlemek ve kaydetmek için bir gözlem formu, ayrıca okulda gözlemlemesi ve kayıt tutması için de öğretmene de bir gözlem formu veririz. Formlar, testler, aile ve çocukla görüşmelerimiz sonucunda DEHB için yeterli şüphemiz olması durumunda çocuğunuzu çocuk psikiyatristine sevk ederiz. Tıbbi inceleme ve muayene sonrası size “çocuğunuzda DEHB vardır” denebilir veya “hayır, hastalık düzeyinde bir sorun değil” diye ifade edilebilir.

Ancak işler tereyağından kıl çeker gibi böyle kolay işlemez. Bunun sebebi, çocukların psikiyatrik inceleme geçirmesine ve ilaç kullanmasına karşı ailelerimizin kaygıları olmaktadır. Bu konuda sıkça gelen sorular; “çocuğumuz şimdi psikiyatri ilacı kullanırsa ilerde ilaca bağımlı olur mu, farklı hastalıkları çıkar mı” şeklinde olmakta. Bu kaygıların gerçekliğini araştırmak için de deneysel çalışmalar yapıldı. Örneğin bir araştırma sonucuna göre, DEHB nedeniyle ilaç kullanan çocukların ilerleyen dönemlerde madde bağımlılığı ve alkol bağımlılığı ihtimali artmamakta aksine azalmaktadır. Size önerim, çocuğunuza hekim tarafından verilen ilacınızı yine hekiminizin önerdiği dozda kullanmanız olacak. Asla hekiminizden habersiz ilacın dozunu azaltmayın veya ilacı kesmeyin.

Gel gelelim “Hocam çocuktur, biz de zamanında öyleydik, ilerde düzelir” inancına. Değerli anne babalar! Çocuğunuzda gerçekten DEHB rahatsızlığı varsa bu hafife alınabilecek bir sorun değil. DEHB sorunu olan çocukları aşağıdaki muhtemel okul problemleri bekliyor. DEHB olan çocukların;

    1.  % 90’ı okulda yeterince üretken değildir,
    2.  % 90’ı okulda düşük başarılıdır,
    3.  % 20’si okuma zorluğu çekmektedir,
    4.  % 60’ı ciddi yazma güçlüğü çekmektedir.
    5.  % 30’u okulu bırakmaktadır.

Dolayısıyla diyorum ki ilerde azalma eğilimde olan bir sonun olsa da çocuğunuzun şu anki hayat kalitesinde ciddi bir eksikliğe sebebiyet veren DEHB için neden çözüm aramayasınız. 

  1. Teşhis Konulan Çocuklar (DEHB İle Yaşamak)

Diyelim ki çocuğunuza DEHB teşhisi konuldu. Bu durumda yapabileceğiniz şeyleri kısaca özetleyelim. İlk olarak yukarıda ifade ettiğimiz gibi ilaç ile ilgili önyargılardan kurtulmanız ve ilacınızı düzenli kullanmanız sonrasında da kontrollerinize zamanında gitmeniz önemlidir.

Bunun yanında artık DEHB ile yaşamak sizi bekleyen önemli bir beceri olarak karşınızda duruyordur. Bu çocuklar için ailelerimize “kural koymanın zor olduğu; ancak çözüme yardımcı olan şeyin yine kural koymak”  olduğunu dolayısıyla sabırlı olmak gerektiğini ifade edelim. Doğru planlanmış bir ödül – ceza sistemi ihtiyacınız olan şeydir. DEHB sorunu olan çocuklarımızın ödüllendirilmeye ihtiyacı vardır. Bu arada, çocuğa verdiğiniz cevaplardan ziyade zamanlamanız önem kazanır. Çünkü DEHB olan çocuklar sık sık geri bildirim ister. “Kitaplarımızı nereye koyuyorduk Hasan!”

Eğer bir DEHB annesiyseniz/babasıysanız cezadan çok ödüle odaklanmanız gerekir. Bu çocuklar o kadar çok hata yaparlar ki hatalarından dolayı ceza vermeye kalkarsanız bütün günü cezalar vererek geçirmek zorunda kalırsınız.

Tutarlı olun. Bir davranışın karşısında farklı zamanlarda vereceğiniz tepkiler aynı, en azından birbirine yakın olmalıdır. Tutarlı olduğunuz zaman bir iki hafta içinde, çocuktaki davranış değişikliklerini göreceksiniz. 

Önlem alın. Örneğin çocuğunuz asansöre bindiğinde öylece düğmelere basıp duruyorsa asansöre binmeden önce kendisine “asansöre binecek ve 3’e basacağım” demesini öğretin. İç konuşmalar duygu ve davranışlara etki eder.

Dikkat geliştirme egzersizleri yapın. Bu egzersizleri kitapçılardan temin edebileceğiniz gibi Rehberlik ve Araştırma Merkezinden de temin edebilir ve uygulamasına ilişkin bilgiler alabilirsiniz.

Çocuğunuzun notlar tutmasını, yapılacaklar listesi, ajanda veya günlük kullanmasını sağlayın. Bu sayede çocuğunuzun, yapılacak işleri devamlı olarak unutmasının önüne geçmesine yardımcı olursunuz.

Hareket edebileceği kurslara, etkinliklere katılmasını sağlayın. Spor, gezi, yürüyüş vb. önemli ölçüde davranış sorunlarını azalttığı yapılan araştırmalarda gözlenmiştir.

Ev ödevleri veya görevleriyle ilgili saatlerce çalışmasını beklemeyin. Çalışmalarda molalar verin. Bu molalarda hareket etmeleri, dolaşıp durmaları yüzünden ikaz etmeyin. Bu, “içinde durmadan dönen bir değirmen taşı varmış gibi” hissettiğiniz çocuğunuzun kendini rahat hissetmesini sağlayacaktır.

Tekrar tekrar yapmanız gereken uyarılarınız, “Serkan, çoraplarının yeri neresiydi?” gibi hatırlatmalarınız sizleri yorduğunda kendinizi tazelemek ve baş etmek konusunda güçlü hissetmek için psikolojik yardım alın. Çünkü bu, sonunda doyum olan ancak meşakkatli virajları da olan uzun bir yolculuktur.

Bu yolculukta özverili, sabırlı ve başarılı olmanız dileğiyle…

YORUM EKLE
YORUMLAR
Reyhan Tekinbaş
Reyhan Tekinbaş - 6 yıl Önce

Aydınlatıcı bir yazı.Zevkle okudum.Devamını dilerim.

Oktay Tekinbaş
Oktay Tekinbaş @Reyhan Tekinbaş - 6 yıl Önce

Yazınız bana çok şey kattı umarım herkes okuyabilme fırsatı bulur devamının gelmesını isterim

Berat karagül
Berat karagül - 6 yıl Önce

Tam da doğru konulara değinilmiş bilgi verici ve aydınlatıcı bir yazı farklı bir konu ile farklı bir yazıyı merakla bekliyorum

Nehir şengül
Nehir şengül - 6 yıl Önce

Güzel olmuş devamı gelsin :)

Buğrahan AKAY
Buğrahan AKAY - 6 yıl Önce

Güzel olmuş az ve öz

Yusuf kuzu
Yusuf kuzu - 6 yıl Önce

Aydınlatıcı bir yazı.

Sanem Alemdar
Sanem Alemdar - 6 yıl Önce

Yazar gerçekten açıklayıcı bir dil kullanmış. Halk açısından tıbbi terimler yerine sade bir dil kullandığı için kendisine teşekkürlerimi sunuyorum. Umarım bu bilgilendirici yazıların devamı gelir.

Koray Şimşek
Koray Şimşek - 6 yıl Önce

Mükemmel olmuş abi

Serhat söylemez
Serhat söylemez - 6 yıl Önce

Çok güzel olmuş maşaAllah