Şair Zihni Kültür Merkezi’nde düzenlenen gecede Bayburt'a yapmış oldukları hizmetlerden dolayı Abdulkadir İlhan, merhum gazeteci Abdulkadir Nişancı, Lütfü Silo, Mustafa Çalık, Recai Purutoğlu ve Yılmaz Kırali ödüle layık görüldü.
BEKDER Yönetim Kurulu Başkanı Mete Emir, gecede yaptığı açılış konuşmasında, Onur Ödülü organizasyonunu ilham aldığı noktadan dolayı çok özel bulduğunu ifade etti.
Organizasyonun belediye temizlik personeli Yakup Temur’dan ilham alarak bugünlere kadar sürdüğünü söyleyen Emir, “Bir gün sabah işe giderken temizlik işçisini, Yakup Temur kardeşimizi gördüm, o kadar büyük bir aşkla sokakları temizliyordu ki, dedim ki bir insana teşekkür etmek için, şükran duygularını iltmek için illa bürokratik olarak, maddi olarak belli bir olgunluğa ve büyüklüğe ulaşması mı gerekiyor? Toplumun her kademisinde işini namusu ve ahlakıyla yapan herkesin yaptığı iş çok kıymetli değil midir?” Aslında iki gün önce ne doğru bir şey yaptığımızı bir kere daha müşahade ettik. İki önce Yakup Temur gazetelerde haberdi. Temizlik yaparken bulduğu parayı sahibine ulaştırdı. İyi ki Yakup gibi kardeşlerimiz aramızdalar” dedi.
“İşin özünde iyilik olunca...”
Emir, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bütün o kıymetli şahsiyetlerin hayat hikâyelerini ben kaleme alıyorum. Hepsinin ortak bir özelliği var. Ve hepsi çok iyi insanlar. Ve dolayısıyla iyilik olunca işin özünde, yanında merhamet, paylaşmak, yanında ötekinin hayatını umursamak geliyor. Dolayısıyla bizim toplum olarak galiba yapmamız gereken şey teşekkür. Çünkü teşekkür olağanüstü kudretli bir kelime. O kudretin gereğini yerine getirmemiz lazım. Çünkü bazen biz o kadar eleştirmeye, kötüyü söylemeye odaklı, yanlışı söylemeye odaklı yaşıyoruz ki arada toplum içerisinde var olan bir sürü güzelliği ıskalıyoruz. İyiliği çoğaltmak için de bu kıymetli insanların hayat hikâyelerini sizlerle buluşturmamız gerekiyor.. Onur ödülleri organizasyonu da başlangıcından bu yana o misyonla geldi, o misyonla devam ediyor” diye konuştu.
Emir, organizasyona yoğun emek veren dernek yönetim kurulu başkan yardımcısı Gökhan Önder Karaoğlu’na, Mesut Çavdar, Hüseyin Küçük, Selçuk Çakmak, Abdurrahman Keskin, Selim Kılınçlı, Bülent Erdaş ve İkram Çilingir’e teşekkür etti.
Yavuz: "Değişmemesi gereken güzellikleri koruyabilmeliyiz"
BEKDER Onur Kurulu Başkanı Kenan Yavuz da bir konuşma yaptı.
BEKDER Onur Ödülleri gecesine emek veren herkese teşekkür eden Kenan Yavuz, konuşmasında çarpık kentleşme konusuna değindi. Yavuz konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Bayburt, Anadolu kültürünün, Türk-İslam medeniyetinin filizlendiği en önemli coğrafyalardan biri. Bir kültür obası. Buranın yeniden filizlenmesi ve daha parlak bir şekilde sunulması, ülke ve dünya gündemine getirilmesi gerekiyor. Buradaki tüm yapılanmanın kentin özüyle uygun bir hale gelmesi için gayret etmemiz gerekiyor. Değişmemesi gereken güzellikleri koruyabilmeliyiz. Değişmemesi gerekenleri koruyamazsak gelecekte bir millet olmanın, bu toprakların manevi ruhunu, gelmişimizi ve geçmişimizi geleceğe taşıyamayacağımız bir yapıyla karşı karşıya kalırız. Özellikle genç kuşağımızın kopuşu hepimiz için çok büyük bir tehdit arz ediyor. Topraklarımızdaki göç olgusunun halen aynı hızla devam ediyor oluşu çok üzücü, metropole akın eden gençlerimiz, özellikle daha az nitelikte olan gençlerimizin metropollere gidişine artık dur dememiz gerekiyor. Köylerimizin köy olmaktan çıkıp adeta şehirlerin gecekondu mahallelerine dönüşmesine dur dememiz gerekiyor. Buraya dönen insanlarımıza özellikle diyorum, köyün dokusuna uyumlu yapılar yapalım. Beton binaları köylerimize kondurarak oraları mahvetmeyelim. Gelecek kuşakların bizleri hayırla yad etmeleri için biraz daha dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum.”
Gökhan Önder Karaoğlu’nun sunumuyla gerçekleşen gece, ödül alan isimlerin hayat hikâyelerinin sunumlarının ardından ödüllerinin verilmesi ile devam etti.
Törende Yargıtay Emekli Başkan Vekili Abdulkadir İlhan’ın ödülünü takdim eden Bayburt Valisi Cüneyt Epcim, “Gecenin hazırlanışındaki profesyonelliğe teşekkür ediyorum. Abdulkadir İlhan beyi ilk geldiğim günden beri Bayburtlular’dan işitiyorum. Özellikle Ankara’daki bürokratik çevrede çok ciddi bir şekilde tanınıyor. Çok değerli saygın bir hukukçu. Bayburt, insanıyla, yapısıyla özel bir memleket ve bu özel memleketten çok değerli insanlar yetişiyor. Güçlü insan kaynağı potansiyeline sahip. Buna her daim şahit oluyoruz” dedi.
İlhan: "Böyle bir şehirde nefes tüketenlere benim yaptığım nedir ki?"
Abdulkadir İlhan ise duygusal anlar yaşadığı sahnede bir konuşma yaptı. İlhan, konuşmasında şunları kaydetti:
“Biz hakimlere hep şu denmiştir: “Hakim kararları ile konuşur.” Ben 45 yıl hep karalarımla konuştum. Doğru konuşmaya çalıştım. Şimdi mikrofon verildi. Bu yetmezmiş gibi bir de sunumda anamın, babamın fotoğarflarını gördüm. Duyguluyum, sürçi lisan edersem affola. Ulusal ve uluslarası konferanslara katıldım, ödüller aldım ama bugün aldığım çok farklı bir ödül. Bayburt’a ve Bayburtlu’ya hizmet ödülü benim için bir şereftir, onurdur. Bayburtlu memleket meselelerini çok ciddi bir boyutta özümser. Kahvede, kütüphanede üç beş Bayburtlu bir araya gelse konuşurlar, tartışırlar, kavga yapacaklarmış gibi.. Hatta beklersiniz kavga mı edecekler diye bir bakarsanız ezan okundu, kol kola girip caminin yolunu tutarlar. Aynı safta birleşirler. Ben, sen faslı biter, biz faslı başlar. Aynı duaya amin derler. Bayburtlu budur. İftihar edilecek birçok kıymeti, birçok kıymetli organizasyonu vardır. Bayburt Türkiye’nin huzur kentidir. Ben adliye mensubuyum. Ağır Cezada davası en az olan il Bayburt’tur. Böyle bir şehirde nefes tüketenlere benim yaptığım nedir ki? Ben zaten yaptığımın farkında değildim. Bu benim bu topraklara olan borcumdu. Bir araya getirmek, birlik olmak, dirlik olmak.”
Battal: "İz bırakan yıldızlarından birisi de Abdulkadir kardeşimizdi"
Törende ikinci ödül 2019 yılında hayatını kaybeden gazeteci Abdulkadir Nişancı’ya verildi. Nişancı’nın ödülünü eşi Çiğdem Nişancı ile kızları Serra Beyza ve Zeynep Nilay Nişancı Bayburt Milletvekili Fetani Battal’ın elinden aldı.
Bayburt Milletvekili Fetani Battal, “Bana Bayburt’un neyi meşhurdur diye sorduklarında, hiç düşümeden ‘Bayburt’un adamı meşhurdur’ diye cevap veririm. Bunu laf olsun diye değil, inanarak söylerim. Çünkü bilirim ki çok sayıda yiğit, çok sayıda bilge, çok sayıda yüreği ülkeyi ve dünyayı kuşatan insan yetiştiren bu şehir medeniyetimizin en temel noktalarından birisini teşkil etmiştir ve etmeye devam edecektir. Bu şehrin yıldızlarından, iz bırakan yıldızlarından birisi de Abdulkadir kardeşimizdi. Ruhu şad, mekanı cennet olsun” diye konuştu.
Yoğun duygularla sahneye gelen ve konuşamayan Nişancı ailesinin yerine programın sunucusu ve BEKDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Önder Karaoğlu duygularını dile getirdi. Nişancı’nın meslek ahlakından, toplum içerisindeki güleryüzlülüğü ve ‘iyi insanı’ temsil etmekteki duruşundan bahseden Karaoğlu, Nişancı’nın bir BEKDER dostu olduğunu ve kendisini her zaman için özlem, saygı ve rahmetle andıklarını belirtti.
Dernekçilikte yarım asırlık fedakârlık Lütfü Silo
Törende üçüncü ödül dernekçilik faaliyetlerinin yüz akı bir ismine verildi. 50 yıl Bayburt insanına dernekçilik aracılığıyla hizmet eden Lütfü Silo, ödülünü Bayburt Garnizon Komutanı Albay Yusuf Diker’in elinden aldı.
Diker, yaptığı konuşmada, “Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesindenim. Bizim oralarda, “İt doyduğu yeri, yiğit doğduğu yeri arar’ derler. Bu çok anlamlı ve güzel bir sözdür. Buraya atandığım zaman değerli bir komutanım, ‘Yusuf Bayburt küçüktür nüfus olarak ama cüssesi çok büyüktür, bilgin olsun’ dedi. Ben de bunu buraya gelince daha iyi anladım. Çok büyük bürokratları var. Bayburt sevdası ile memleketlerini hiç unutmamışlar” şeklinde konuştu.
Ödül alan Lütfü Silo ise, Bayburt adına verilen ödülün hayatında bir yer kaplayacağını ifade ederek, BEKDER yönetim kuruluna teşekkür etti.
Pekmezci: "Emeğin ve çalışmanın en güzel örneğini sunuyor"
Daha sonra asırlık bir iş kolunu halen yaşatan tandır ustası Recai Purutoğlu’na ödülünü ise Bayburt Belediye Başkanı Hükmü Pekmezci takdim etti. Pekmezci de konuşmasında, “ Bayburt tarih kültür şehri. Bu şehir asırlar boyu o kültürel dokuyu dünden bugüne, yarınlara taşıma adına bir gayret içinde olmuş. Bayburt’un yetiştirdiği bütün evlatları sanki bir görev almış gibi bu konuda büyük gayret sarfetmişler. Recai kardeşimizin ailesini yakından tanırım. Kendisinin çalışmasını yakından bilirim ve manevi anlamda destek olurum. Emeğin ve çalışmanın en güzel örneğini sunuyor. Onu yürekten kutluyorum” dedi.
Purutoğlu ise, BEKDER yönetim kuruluna teşekkür etti.
Törene son ödülü geceye katılan Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen verdi. Çimen, Bayburt’ta hayır işlerinde önemli hizmetleri bulunan iş adamı Yılmaz Kırali’nin ödülünü takdim etti. ‘Türkiye 81 ildir, Gümüşhane-Bayburt birdir’ diyen Çimen, konuşmasında, ödül alan herkese Bayburt’a yapmış oldukları hizmetlerden dolayı teşekkür etti. "Bayburt’un ve Bayburtlular’ın her zaman için başımızın üzerinde yeri vardır” ifadelerini kullandı.
Çalık: "Tanıdığım ilk büyük Bayburtlu, ilk münevver, ilk filozof Bayburtlu"
8. BEKDER Onur Ödülleri programına rahatsızlığı dolayısıyla katılamadığı için bu yılki programa dahil olan siyaset bilimcisi ve yazar Mustafa Çalık ise ödülünü BEKDER Onur Kurulu Başkanı Kenan Yavuz’un elinden aldı.
Çalık, yaptığı konuşmada Bayburt’la olan bağından, babaannesinden bahsetti. Mustafa Çalık, “Babaannem Bayburtlu. Bu ödülü biraz Bayburtlu Vehnaz Hatun adına almış oldum. Sünür köyünden.. Akkoyunlular’a gelin gelmiş, Ağagillere... Onunla alakalı o kadar çok hatıram var ki... Benim için tanıdığım ilk büyük Bayburtlu, ilk münevver, ilk filozof Bayburtlu. 1962’de öldüğünde ben 6 yaşındaydım. Ama öyle bir sarmıştır ki evimizi sanki halen yaşar evimizde. Hayatımıza yön veren rehberlerden biri. O kadar değerli sözleri vardı. Kendi nefsine çok saklı, kendi nefsi dışında herkese çok cömert bir kadın. Annem gelin gelmiş. Tandır yakıyorlar. Babaannem oturuyor tandırın başına, evde gelene gidene yağ ve kartoldan oluşan dürüm yapıp veriyor. Annem bakıyor ki babaannem habire dağıttıyor. Diyor ki, ‘Ana bu evin idaresini gelene geçene yediriyorsun.’ Babaannem cevap veriyor: ‘Senin aklın kesmez, sen git, ekmeğin kestiğini kılıç kesmez.’ Bunlar bir medeniyetin süzülmüş kıymetli sözleri. Bu memleket ile böyle tonlarca hafızamda hatıralar var” dedi.
Gümüşahne Lisesi’nden atılarak Bayburt Lisesi’ne kayıt oluşundan bahsederek, Bayburt Lisesi diplomasını da gururla taşıdığını bildiren Çalık, Bayburtlu dostlarından da bahsetti.
Çalık, “Özgül ağırlığı Gümüşhane-Bayburt kadar olan yer Türkiye coğrafyasında sanırım yoktur. Buralara yakışacağız. Hiçbir alacağımız yok, buralara borcumuz var. Daha çok çalışarak, iyi örnek olarak, mütevazi yeteneklerimizi burada değerlendirerek borcumuzu ödemeye çalışacağız” dedi.
Kırali: “Evlatlarıma bırakacağım en büyük mirastır”
Rahatsızlığı dolayısıyla programa katılmayan, telekonferans ile bağlanan Yılmaz Kırali ise, “Bu ödül, evlatlarıma bırakacağım en büyük mirastır. Bizleri unutmayan vefalı dostlarımıza selam olsun. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum” diye konuştu.
Kırali’nin ödülünü iş adamı Nazmi Mazlum aldı.
Ödüllerinin verilmesinin ardından gece toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.