Ülkemizin içinde bulunduğu sürecin zorluğunu içte ve dışta tehdit ve tehlikeleri bertaraf etmekteki kararlı mücadelesi herkesin müşahit olduğu bir konudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dünyanın yaklaşık 6 aylık gündemini meşgul eden Covid-19 virüs salgınıyla mücadelesinde göstermiş olduğu gayret, çaba ve sonucundaki başarı herkesin malumudur. Devlet ve devleti yönetenlere, başta Sayın Sağlık Bakanımıza ve tüm Sağlık Personeline, Emniyet Güçlerine ve bu salgını en asgari seviyede tutmak için mücadele eden herkese büyük Türk Milleti adına şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum. Kendilerine müteşekkir olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Dünya tarihinde her devletin ve her insanın ortak düşmanının tek olduğu tarihte böyle bir tehdit hiç olmamıştır. Bu olayın dünya ekonomisini ciddi anlamda etkilediği gibi Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve onun ekonomik yapısına da zarar verdiği herkesin malumudur. Bu zararları telafi etmenin en önemli argümanı yılmadan, usanmadan, devlete ve bu millete güvenerek üretimi hızlandırmaktır. Herkes yeniden işine gücüne sarılmalı, top yekün bir üretim seferberliği başlatmalıdır. Dünya ekonomisinin 89 Trilyon Dolar bir bütçe olduğu göz önüne alınırsa, 2 Trilyon Dolarını askeri harcamalar teşkil etmektedir. Bu bütçenin içinde 2.5 Trilyon Dolar gibi büyük bir rakamın sağlık ve sağlık harcamalarına ayrılan pay olarak gördüğümüzde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu payda söz sahibi olmak adına daha çok efor sarf etmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Ülkemizin terörle ve terörün her türlü unsurlarıyla yaptığı mücadele ülkemizin sınırlarının dışında, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Fırat Kalkanı operasyonları ve son olarak Pençe adı verilen operasyonlar Türkiye Cumhuriyeti’nin terörle ve bunun kökünü kazıtmaktaki kararlılığını ortaya koymuş, göğsümüzü kabartmıştır. Türkiye Cumhuriyeti en alttaki kademeden en üstteki yönetici kadrosuna kadar bunun kararlılığını ortaya koymakta ve kahramanca mücadele etmektedir. Allah kahraman askerlerimizi korusun ve kollasın. Libya ile yapılan mutabakat ve dış operasyonlar düşmanlık besleyen devletlerin homurdanmalarına vesile olsa da, bu devletin ve bu milletin faydasına olan her olay, her anlaşma bedeli ne olursa olsun kararlıkla uygulanmalıdır. MHP’nin Bilge Lideri, Başkanlık Divanı ve inanan her Ülkücü de kararlılıkla destek vermektedir.
Büyük Türk Devletinin kimi zaman tehditlerle, kimi zaman dayatmalarla bazen ekonomik olarak hizaya getirilmek istendiği, yalnızlaştırıldığı bir dönemde beka sorununun zirve yaptığı bir zamanda iki irade (AKP-MHP) Cumhur İttifakına karar vermiş, 20 Şubat 2018 tarihinde bu ittifak hayata geçirilmiştir. Bu ittifakın hemen akabinde 3 Mayıs 2018 tarihinde Cumhur İttifakının karşısında yer alan Millet İttifakı kurulmuştur. Cumhur İttifakı sayesinde Türkiye, içte ve dışta olan tehdit ve tehlikelerine karşın bir direnç duvarı oluşturmuş bölgesinde dikkate alınmayan bir ülke görünümünden sıyrılarak, birçok konuda ani kararlar alarak hem bölgede hem de dünya ölçeğinde söz sahibi olmuş, bölgesinde denklem kuran başat bir konuma gelmiştir. Terörün her türlüsüyle yaptığı mücadele milletimizin nezdinde takdirle karşılanmış ve karşılık bulmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Nisan 2017 referandumu ile kabul edilerek 24 Haziran 2018 seçimleri ile de uygulanmaya başlanmıştır. Birilerinin karşı çıktığı, anlamakta zorluk çektiği bu sistem; cumhuriyet tarihinde ve ülke adına derin yaraların oluşmasına, ülkemizi hak ettiği mertebelerden uzaklaştırdığı darbeleri, muhtıraları ortadan kaldırmıştır. Bu sistem ülke adına ve bu millet adına; yönetimde istikrarı, temsilde adaleti, yasama, yürütme ve yargıda daha güçlü olmayı, denetleme mekanizmasının zamanı gelince çalışmasını, demokratik uzlaşma kültürünü ve siyasette istikrarı beraberinde getirmiştir.
Bu sistem getirdikleri ile birlikte başta Mavi Vatan, Libya, Suriye ve Irak olmak üzere bölge ve dünya politikalarında belirleyici olmuştur. Bu sistemin tam anlamıyla sağlam zemine oturması, kurum ve kuruluşları ile hazır hale gelmesi belki biraz zaman alacaktır. Ancak bu sistem Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 2023, 2053 ve 2071 vizyonuna ulaşması için en önemli etken olacağı da muhakkaktır. Kurulan Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ne seçim ittifakı ne de iktidar koalisyonudur. Bu sistem ülkemizin beka ittifakıdır ve bu memleketin olmazsa olmaz zorunluluğudur. MHP’nin Lideri Dr. Devlet Bahçeli başta olmak üzere tüm partili arkadaşlarımız bundan dolayıdır ki bunun arkasında kayıtsız ve şartsız yer almaktadır.
Bu ittifaktan rahatsız olup gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunanlar bu ittifakı bozmak adına çaba sarf etmektedirler. Bu gafiller kimi zaman siyasetçi, kimi zaman eski vekil, kimi zamanda gazeteci görünümünde ki şeref yoksunu insanlardır. MHP’nin liderine hayasızca dil uzatarak saldırmaktadırlar. Bunlar unutmamalıdır ki hem kanun önünde hemde ilahi mahşerde hesap vereceklerdir. Her kesim, her şer odağı bilmelidir ki Ülkücüler liderimiz Dr. Devlet BAHÇELİ ile aynı dili konuşmakta ve aynı ruhu paylaşmaktadır.
En son yapılan MHP MYK toplantısında partimizin büyük kurultayının 14 Mart 2021 de yapılması yönünde karar alınmıştır. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, 13. Olağan Büyük Kurultayda partimizin ve camiamızın tek adayıdır. Bunun dışında hariçten kendilerine aday süsü vermeye çalışacaklar çıkabilir. Ancak bunların Ülkücü iradeyi etkilemeleri ve teşkilatlarımızın gerçekleştireceği kongrelere nüfuz etmeleri mümkün değildir. Güçlü ve caydırıcı Ülkücü irade, hiçbir maceraya ve hiçbir maceraperestin rol çalma çabasına izin vermeyecektir."
Güncelleme Tarihi: 01 Temmuz 2020, 12:21
Ölme eşeğim ölme kara yonca bitecek. Adamın ahı gitmiş vahı kalmış, kendisine ve davasına hiç hak etmediği hakaretlerine göz yumarak ve onların paçalarına sarılarak ayakta durmaya çalışan birinden hala medet umuyorlar.